Nedir?

Yürüyen Ölü Sendromu! Kendini Ölü Zanneden İnsanlar

Yürüyen ölü sendromu ya da dünya genelinde bilinen adı ile Cotard Sendromu, çok nadir görülen ve dünya çapında sadece birkaç kişinin iyileşebildiği hastalıklardan biridir. Daha çok gerilim ve korku konulu filmlerde mutlaka görmüş olmalısınız. Kişi öldüğüne inanır ancak etrafındaki kimseyi buna inandıramaz. Etrafında çürük et kokusu olduğu söyleyen bu hastaların sizi çok şaşırtacak birçok alışkanlığı daha var. Peki Cotard sendromu dünya genelinde kaç kişide görülmüştür? Cotard sendromu belirtileri nelerdir? Yürüyen ölü sendromu tedavi yolları nelerdir? Hastalık hakkında merak edilen her şeyi sizler için derledik. İşte Cotard Sendromu hakkında merak edilenler.

Cotard Sendromu İlk Kez Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Cotard sendromunun ilk ortaya çıktığı tarih bilinmemektedir. İnsanlığın ilk günlerinden itibaren yaşanan birçok hastalık vardır. Yani insanın var olduğu yerde hastalık da bulunmakta. Bu yüzden dilimizdeki tabiri ile yürüyen ölü sendromu hastalığının ilk kez ne zaman ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ancak bu hastalığını ilk teşhis eden kişinin adı Jules Cotard olarak bilinmektedir. Hastalığın adının neden Cotard sendromu olduğunu tahmin edersiniz. Hastalık ilk kez 1880 yılında Jules Cotard tarafından ortaya çıkarılmıştır. Hastalığı ortaya çıkaran doktor o dönemde tedavisini bulamamıştır. Günümüzde hala bu sendroma sahip olup da tam olarak iyileşemeyen hastalar da bulunmakta.

Yürüyen Ölü Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Yürüyen ölü sendromu belirtileri, aslında oldukça açık ve anlaşılırdır. Ancak dünya genelinde çok küçük bir yüzdede görülen bir hastalık olması nedeni ile saptanması da zorlaşmaktadır. Bu sendroma sahip hastaların davranışların büyük bir çoğunluğu gariptir. Hastalığın nasıl ortaya çıktığı sorusunun ise tek bir cevabı var. Çünkü tüm hastalarda aynı şekilde ortaya çıkıyor. İlk belirti ise hastaların koku alma duyularında ortaya çıkmakta. Hastalar etraflarında sürekli çürümüş et koktuğunu ve bu kokunun kendilerinden geldiğine inanır. İkinci belirti ise ölü olduklarını dile getirmeleridir. Bu durum hastalığın bir hayli ilerlediğini gösterir. Hastalar zamanla kalplerin atmadıklarını, organlarının çürüdüğünü ve aslında ölü olduklarını dile getirmeye başlar.


İlginizi Çekebilir! Tükenmişlik Sendromu Nedir?

Cotard sendromu hastaları tarafından gerçekleştirilen yaygın eğilimlerden biri de ölülere olan ilgidir. Ölüler ile vakit geçirmeyi seven hastalar zamanlarının çoğunu mezarlıklarda geçirir. Bununla birlikte zaten ölü olduklarını düşündükleri için normal bir insanın yaşamında yapmaması gereken birçok davranışı da yapmaya eğilimlidirler. Peki bu eğilimler nelerdir?

Yürüyen Ölü Sendromu Vakaları

Yürüyen ölü sendromu vakalarının birçoğu, çevrelerine gerçekten ölü olduklarını ispatlamaya çalışan hastaların davranışlarıdır. Kimi zaman yüksek bir binadan atlamak iken kimi zaman da hareket halindeki araçların önüne atlamak bu davranışlardan bazılarıdır.

Yürüyen ölü sendromu ile savaşan hastaları ikna etmek bir hayli zordur. Bunun doğal bir sonucu olarak da gerçekten ölü olduklarına inanırlar. Bu durum beraberinde kişinin kendisine zarar verecek davranışları gerçekleştirmesine neden olabilir. Birçok yürüyen ölü sendromu hastası intihar ederek hayatını kaybetmiştir. Bu hayat kayıplarını intihar olarak değerlendirmek doğru mu bilinmez ancak zaten ölü olduklarına inandıkları kesin. Tek istedikleri bunu insanlara kabul ettirebilmek. Dünya genelinde yaklaşık 300 kişide görülen bu hastalığın vakalarında mezarlıkta ya da morg gibi ölülerin bulundukları alanlarda bulunma eğilimi gösterme sıkça karşılaşılmaktadır.

İlginizi Çekebilir! Çocuk Odası Nasıl Dekore Edilir?

Yürüyen Ölü Sendromu Tedavi Yolları

Yürüyen ölü sendromu tedavisi tam olarak hala bilinmemektedir. Bunun için öncelikli olarak hastanın hastalığını kabul etmesi gerekir. Hastalığını kabul eden hasta beraberinde tedaviyi de kabul etmeli ve bu durumdan kurtulmayı hedeflemelidir. Cotard sendromu vakalarının iyileşebilmeleri için psikolojik destek almaları şarttır. Bu destek kimi zaman ilaç ile kimi zaman da psikolog desteği ile olabilir. Ya da hastalar her iki desteği aynı anda alabilir. Bu hastalığa sahip insanlar tam zamanlı olarak gözetim altında tutulmalıdır. Böylece hastalıkları nedeni ile kendilerine zarar vermeleri engellenebilmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu