Haksız Fiilden Doğan Sorumluluk Nedir?
İnsanlarla iç içe yaşadığımız için günlük hayatta tanıdığımız tanımadığımız birçok kişiyle farkında olmasak da aslında hukuki ilişki kurarız. Bu hukuki ilişkiler zinciri evin kapısından çıkıp tekrar eve girene kadar devam eder. Çalıştığımız yere giderken kullandığımız vasıtalarda ister istemez insanlarla doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içine gireriz. İş yerinde iş ortamındaki herkesle, çalışırken karşımızdakilerle ilişki kurarız derken bu örnekler uzar gider. Bazen bu hukuki ilişkilerde haksız fiil dediğimiz durumlar ortaya çıkabilir. Haksız fiil; bir kişinin mal varlığı ya da şahıs varlığında hukuki anlamda zarar meydana gelmesidir.
Haksız fiilde hukuka aykırı ve kusurlu hareketle başkasına zarar veren kişi karşı tarafın bu zararını gidermekle yükümlüdür. Zarar veren haksiz fiilden doğan maddi ve manevi zararı tazmin etmek zorundadır. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı olmasa bile ahlaka aykırı bir fiille kasten başkasına zarar veren de bu zarardan sorumludur.
Haksız fiil sorumluluğu her zaman kusurlu hareketten doğmaz. Bazı durumlarda bu sorumluluk sebep sorumluluğu olarak da karşımıza çıkar. Sebep sorumluluklarında fiil hukuka uygun da olsa ortada hukuki bir durum olmasa bile bu sorumluluk türüne göre sorumlu olabiliriz. Bu sorumluluk türüne kusursuz sorumluluk denir. Tehlike sorumluluğu ve özen sorumluluğu kusursuz sorumluluk kapsamında değerlendirilir.
Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır. Eğer uğranılan zarar miktarı tespit edilemiyorsa bu durumda hakim olağan akışına uygun olarak ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde bulundurarak hakkaniyete göre zararın miktarını belirler. Bu kapsamda tazminatın kapsamı, nasıl ödeneceği, durum ve kusurun ağırlığı göz önüne alınır. Örneğin; köpeğiyle parkta yürüyüş yapan A’nın yanından geçerken B köpeği kışkırtacak hareketlerde bulunmuşsa ve köpek B’yi ısırmışsa bu durumda hakim B’nin köpeği kışkırtmasını da göz önünde bulundurmalıdır.
Zarar gören kimse, zararı doğuran fiile razı olmuş ya da zararın doğmasında veya artmasında etkili olmuşsa ya da sorumlu olanın tazminat yükünü ağırlaştırmışsa hakim bu tazminatı indirebilir ya da tamamen kaldırabilir. Haksız fiil sorumluluğunda olayın özelliğine göre maddi ve manevi tazminat istenebilir.
Maddi tazminatta ölüm halinde; cenaze masrafları, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün yitirilmesinden ya da azalmasından doğan kayıplar veya ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar istenebilir. Eğer ölüm söz konusu değilse bedensel zararlar istenebilir. Bu giderler; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün yitirilmesinden ya da azalmasından doğan kayıplar ya da ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır. Örneğin; trafikte kusurlu olarak öndeki araca çarpan A kişisi, B’nin yaralanmasına ya da ölümüne sebep olmuşsa yukarıdaki tazminatları talep edebilir. Bu durumda ispat yükü zarar görene ya da zarar gören ölmüşse onun mirasçılarına düşer.
Ölüm halinde destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, sorumluluk ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen ya da tamamen rücu edilemeyen SGK ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler bu tür zararların belirlenmesinde gözetilmez, zarardan ya da tazminattan indirilmez. Haksız fiilden doğan sorumluluk hükümleri her türlü idari işlem ve eylemlerin ya da idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesinde, kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin davalarda ve istemlerde de uygulanır.
Manevi tazminatta ise hakim, kişinin bedensel bütünlüğü zedelendiği takdirde olayın özelliklerini göz önünde tutar, zarar görene uygun miktarda paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ölüm ya da ağır bedensel zarar durumlarında ölenin ya da zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine de karar verilebilir. Örneğin; eşi haksız fiil sonucu ölen A kişisi, eşinin ölümü sebebiyle uğradığı manevi zararı isteyebilir. Bu durumda hakim hakkaniyete göre bir miktara karar verebilir.
Tazminat Hakkı Gerektiren Diğer Durumlar
Haksız Rekabet: Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kuralına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı halinde zararın giderilmesini isteyebilir. Ticari işlerde haksız rekabet durumunda Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
Kişilik Haklarının Zedelenmesi: Bu haklarının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat isteyebilir, tazminata ek olarak saldırıyı kınayan bir karar verilip bu kararın yayınlatılmasını isteyebilir. Bazı durumlarda hakim manevi tazminat ödenmesi yerine saldırının kınanmasına karar verir ve bu kararın yayınlanmasını isteyebilir.
Ayırt Etme Gücünün Geçici Kaybı: Ayırt etme gücünün olmadığı durumlarda haksız fiilden sorumluluk mümkün değildir. Çünkü ayırt etme gücü olmayan kişiler yaptığı fiilin hukuki ve mali sonucunu kavrayamayacakları için bu kişilerin sorumluluğundan bahsedilemez. Ancak ayırt etme gücünün geçici kaybı söz konusuysa ve bu sırada zarar verilmişse kişi bu zararı ödemekle yükümlüdür. Ayırt etme gücünün kaybedilmesinde kendi kusuru olmadığını ispat ederse bu durumda sorumluluktan dolayısıyla da tazminattan kurtulur.