Nedir?Hukuk

Suçta Ve Cezada Kanunilik Nedir?

Türk Ceza Kanununun ilk 75 maddesi genel hükümler başlığı altında farklı birçok kanunu barındırır. İlk 75 madde, Türk Ceza Kanunu’nda ve ilgili kanunlarda yer alan suç ve ceza içeren maddelerin uygulanmasını kolaylaştırmak ve uygulanması sırasında oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçmek amacıyla sınırlamalar çizer. Bu yazımızda 5237 Sayılı TCK’nin 2. maddesini inceleyeceğiz. Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde vatandaşlar hem idareye karşı hem de kanun uygulayıcılarına karşı her eylem, fiil veya davranışlarından dolayı ceza yaptırımı ile karşı karşıya kalmaması için güvence altına alınmıştır. Hangi fiillerin suç olarak tanımlandığı, suç olarak tanımlanan bu fiillere karşı hangi cezaların uygulanacağı, bir fiili suç olarak tanımlayacak ve suç olarak tanımlanan fiillere karşı hangi cezanın uygulanacağına karar verecek makam TCK’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 2:

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”

İlk olarak kanunun 1. Fıkrasında bir kimseye ceza verebilmek için sorumlu tutulduğu hareketinin Türk Ceza Kanunu ya da ilgili diğer kanunlarda suç olarak tanımlanması gerekir. Bu fıkra o kadar önemlidir ki yapılan tüm ceza yargılamalarının temelini oluşturur. Her suç, bir eylemin neticesinde oluşur ama her eylem bir suç oluşturmaz. Örneğin; yürümek bir eylemdir ama yürürken birine hakaret edersem bu suç olur. İster soruşturma aşamasında isterse de kovuşturma aşamasında olsun ilk olarak yapılan eylemin hangi kanundaki hangi suçu oluşturan eylem olduğunun tespit edilmesi gerekir. Bu tespit doğru yapılmadığı takdirde devam eden yargılama hem zaman kaybı oluşturur hem de birçok mağduriyete sebep olur. Ayrıca suç olarak tanımlanan eylem tespit edildikten sonra bu eylemin karşılığında uygulanacak ceza da yine kanunda belirtilen ceza olmak zorundadır. Hakim yetkisini aşarak kanunda belirtilen ceza ya da yaptırım dışında başka bir ceza veya yaptırıma karar veremez.

İkinci fıkrada kişileri idareye karşı korumak amacıyla idari işlem ile suç ve ceza konulamayacağından bahsedilmiştir. Bu fıkra neden mi bu kadar önemli? Hemen hemen hepimiz günlük hayatta idare ile karşı karşıya kalmaktayız. Sosyal güvenlik kurumu, belediyeler, vergi daireleri vs. hepsi hayatımızın birçok alanına müdahale eden idari kurumlardan bazılarıdır. İdarenin tek taraflı yaptırım gücü vardır ve kimi zaman bunu kanuni sınırlarını aşarak kullanmaktadır. İdare kedisine tanınan idari işlem tesis etme yetkisi ile kişilerin eylemlerini suç olarak tanımlayamaz ve buna ilişkin ceza veremez. Buna somut bir örnek vermek gerekirse polis, zabıta ve belediye görevlileri tarafından kesilen sokağa çıkma yasağına ilişkin idari para cezalarına süresinde itiraz edildiği takdirde sulh ceza hakimlikleri tarafında kanuni dayanağı olmaması ( yukarıda bahsettiğimiz birinci fıkraya uygun olmaması) ve idarenin düzenleyici işlem ile bir eylemi suç kapsamına alıp ceza vermesinin TCK 2.maddesinin 2. Fıkrasına aykırı olması nedeniyle iptal edildiği/edileceği görülecektir.

TCK 2. maddesinin 3. Fıkrası hakimlerin yetkilerinin sınırını çizmektedir. Burada açıkça anlaşıldığı üzere suç olarak kabul edilen hareket ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında suç olarak tanımlanmış olmalı ve bu suç tanımına uyan eyleme karşı da hangi cezanın uygulanacağı da kanunda belirtilmiş olmalıdır. Bu sebepten dolayı her suça ait bir kanun maddesi olduğuna göre hakim bir suçu veya bir cezayı başka bir suç ve ceza ile kıyaslama yaparak farklı bir sonuca gidemez. Kanun uygulayıcı olan hakimler sadece kanunu uygulamakla görevlidirler. Verilen bu görevi kötüye kullanacak şekilde kıyaslamaya neden olacak kadar kanunu geniş yorumlayamazlar.

Bu sebepten dolayı mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği anayasa ile güvence altına alınmıştır.  Bir soruşturma ya da kovuşturma ile karşı karşıya mı geldiniz ya da idare tarafından size bir ceza mı kesildi, yaptırım mı uygulandı? İlk olarak sorumlu tutulduğunuz eyleminizi Türk Ceza Kanununun 2. maddesi çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutun ve yukarıdaki açıklamalar ışığında ilgili maddenin sizi koruduğunun farkına varın.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu