Hukuk

Menfi Tespit Davası İle Borçtan Kurtulma

İnsanlar, bankalardan aldıkları kredilerin taksitlerini, farklı kurumlardan aldıkları elektrik, su, internet vb. gibi hizmetlerin bedellerini gününde ödemedikleri taktirde; bu kurumlar müşterilerine karşı icra takibi başlatır. İcra takibi; İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiş olup alacaklı ile borçlu arasında bir denge üzerine kurulmuştur. Her ne kadar alacaklının borçludan alacağını tahsil etmesi için oluşturulmuş bir sistem olsa da borçluya da kendini savunabileceği haklar tanınmıştır.

Borçlu kişi, kendisine icra takibi başlatılmadan evvel yahut takip başlatıldıktan sonra farklı hukuki çarelere başvurabilir. Takip başladıktan sonra takibe itiraz gibi mekanizmaları devreye sokabilecek olan borçlunun her zaman elindeki en iyi koz menfi tespit davasıdır.

Kendisine karşı başlatılan icra takibinde borçlu olmadığını ortaya koymak isteyen kişiler, menfi tespit davası açmak suretiyle borçlu olmadıklarını mahkeme aracılığıyla tespit ettirebilirler. Mahkemenin vereceği borçsuzluk kararından sonra alacaklı aynı belge ve nedenlere dayanarak aynı kişiye tekrardan icra takibi başlatamaz.

Nitekim borçlu olmadığını iddia eden kişi; kendisine bir icra takibi başlatılmadan evvel de mahkemeye başvurarak kendisinin borçsuz olduğunun tespit edilmesini ister.

Menfi Tespit Davası Nasıl Açılır

Menfi tespit davası açılabildiği döneme göre; takipten önce ve takipten sonra olarak ikiye ayrılır. İİK 72 uyarında menfi tespit davası borçsuz olduğunu iddia eden kişi tarafından açılabilir. Herkes; borçsuz olduğunun tespitini ilgili mahkemeden isteyebilir. Özellikle almadığınız bir hizmet yahut kullanmadığını bir para yüzünden size karşı başlatılan icra takiplerinde itirazdan sonuç alamazsanız; menfi tespit davası açmanızı ısrarla öneririz.

İcra Takibinden Önce Menfi Tespit Davası

İcra takibinden önce menfi tespit davası açabilmek için; öncelikle borçlu olmayan kişinin aleyhine olarak bir icra takibi başlatılma tehlikesi olmalıdır. Usul Hukuku’nda kabul edilen hukuki menfaat gereğince alacaklının elinde icra takibine koyabileceği bir belge bulunması zorunludur. Alacaklı bu sayede icra takibi başlatabileceği için borçlu menfi tespit davası açabilecektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus; alacaklının elindeki belgenin İİK uyarınca kesin bir belge olması ve borçlunun aleyhine başlatılan icra takibini basit bir itiraz ile durduramaması gereklidir. Bu şartların varlığı halinde; borçlu olmadığını iddia eden kişi menfi tespit davasını açabilir.

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde borçlunun kural olarak hukuki menfaati olduğu varsayılarak ayrıca gerçek ve ciddi bir neden araştırmasına girilmez.

İcra takibinden önce menfi tespit davası açmak isteyen borçlu; bu süreçte alacaklının uğrayabileceği zararları karşılamak adına mahkeme veznesine borç miktarının %15’i miktarında teminat yatırmak zorundadır. Teminat oranı hakimin takdirine göre arttırılabilir ve bu teminat yatırılmadan mahkemeden karar almak mümkün değildir.

İcra Takibinden Sonra Menfi Tespit Davası

Borçlunun aleyhine bir icra takibi başlatıldıktan sonra; takibin kesinleşmesi aşamasında borçlunun itiraz hakkı vardır. Öncelikle hukuki yarar gereği; takibi durdurabilecek olan borçlunun takibe itiraz etmesi gereklidir. Eğer alacaklının elinde itirazın kaldırılmasını sağlayacak türden bir belge var ise; o halde borçlu takibe itiraz yoluna gitmeden de doğrudan menfi tespit davası açabilir.

Ayrıca borçluya ödeme emrinin tebliğ edilip takibin kesinleştiği durumlarda da borçlunun menfi tespit davası açma hakkı saklıdır. Borçlunun icra takibi sırasında menfi tespit davası açması, icra takibini durdurmayacaktır. Ancak, mahkemenin takdiri ile beraber %115 oranında mahkeme veznesine teminat yatırılması halinde alacaklının haciz işlemi yapmasının önüne geçilir. Bu teminatın yatırılmaması halinde, alacaklı borçlunun mallarını haczedebilir, muhafaza altına alabilir ve satışını gerçekleştirebilir.

Menfi tespit davası devam ederken alacaklı, borçlunun haczedilen menkul ve gayrimenkul mallarını satar ise; bu dava İstirdat Davası’na dönüşür ve malların bedeli üzerinde devam eder.

Menfi Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Menfi tespit davalarında genel mahkemeler görevli olmakla beraber, icra takibinin konusunu oluşturan sebebin ilgisine göre mahkemeler değişmektedir. Bir ticari ilişkiden doğmuş icra takibi için Asliye Ticaret Mahkemesi görevli iken; bir kira sözleşmesinden kaynaklanan icra takibi için Sulh Mahkemeleri görevli olacaktır. Ayrıca icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.

Menfi Tespit Davasının Sonuçları

Borçlu kişinin açtığı menfi tespit davası kabul olursa; borçlunun karşı alacaklıya bir borcu olmadığı bir mahkeme kararına bağlanır. Bu konuda verilen kararın kesinleşmesine gerek olmadan borçlu adına başlatılan icra takibi ve koyulan tedbirler hükümden düşer. İcra takibine devam olunup da borçlunun mallarının satışından sonra dava kabul edilmiş ise; alacaklılar aldıkları paraları iade etmekle yükümlü olurlar.

Eğer menfi tespit davası reddedilir ve davayı alacaklı kazanırsa; davacının elinde bir mahkeme hükmü (ilam) olacağı için bu belgeye dayanarak da ilamlı icra başlatabilir. Ayrıca alacağını belli bir süre geç almak ve dava süreci ile uğraşmak zorunda kalan alacaklıya, zararını karşılamak amacıyla bankaya teminat olarak alınan para ödenir. Mahkeme bu konuda %20’lik nispi bir ücret uygulasa da, alacaklının ispat ve talep etmesi halinde bu miktar mahkeme tarafından arttırilabilir.

Haksız olarak menfi tespit davası açarak %15-20 arasında değişen tazminatları ödememek ve hak kaybına uğramamak için uzman bir avukata danışarak bu süreci ilerletmenizi tavsiye ederiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu