Taş Adam Sendromu
Taş adam sendromu, hastalarının kemikleşerek hareket kabiliyetlerini kaybettikleri korkunç bir hastalıktır. Peki taş adam sendromu belirtileri nelerdir?
Taş Adam Sendromu, kelimenin tam anlamı ile adını anlatan bir hastalık. Bir hayli korkunç olan bu hastalığa sahip olan insanların vücutlarında normal şartlarda kemik bulunmayan yerlerde kemik gelişimi gerçekleşir. Dünya genelinde bir hayli az görülen ancak oldukça korkutucu olan bu hastalık sizi gerçek anlamda şaşkınlığa düşürebilir. Peki Taş Adam Sendromu nedir? Hastalığın tedavisi var mıdır? Taş Adam Sendromu hakkında merak ettiklerinizi sizin için derledik.
İçindekiler
Taş Adam Sendromu Nedir?
Taş adam sendromu bir kalıtsal bağ dokusu rahatsızlığıdır. Rahatsızlık, hastaların vücutlarında bulunan kas ve yumuşak bağ dokularının kemiklere dönüşmesine neden olmaktadır. Kemikleşme durumu zamanla hastaların hareket etmelerini engellemekte hatta imkansız kılmaktadır. Hastalığın fark edildiği bölgeler genellikle ayak parmakları, boyun ve kalça bölgeler olarak bilinmekte. Bebek doğduktan kısa süre sonra ortaya çıkan ve tüm ömürleri boyunca hastaları takip eden bu rahatsızlık çok az görüldüğü için tedavisi daha zordur.
Taş Adam Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Taş adam sendromu belirtileri arasında en belirgin olan tüm hastalarda görülen ayak parmaklarında şekil bozukluğudur. Genellikle hastanın iskelet şeklindeki bu değişim hastanın doğumu ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Ayak parmak eklemlerinin anormal olması ya da baş parmağın diğer parmaklardan küçük olması bu hastalığın ilk belirtileridir.
Vücutta ortaya çıkan anormal kemikleşme durumu daha çok çocuklarda 3 ile 4 yaşları arasında fark edilir. Genel olarak dış görünümde bir değişim ortaya çıktığı için hastalığın teşhisi bir hayli kolaydır. Anormal bir şekilde gelişen kemikler beraberinde organlara zarar verebilir ya da kişinin hayatını idame ettirmesine engel olabilir. Taş adam sendromu belirtilerinden bir diğeri omuz ve boyun bölgelerinde ortaya çıkan şişliktir. Şişliğin ortadan kaybolması beraberinde kemikleşme sürecinin tamamlanmaya başladığının da bir göstergesi olarak değerlendirilir. Kimi hastalarda kemik oluşumu bir hayli hızlı gerçekleşirken kimi hastalarda da yavaş bir şekilde gerçekleşebilmektedir.
Taş adam sendromunun beraberinde getirdiği birçok sorun bulunur. Bu kemikleşmenin hangi bölgede ortaya çıktığına göre değişiklik gösterir. Kimi zaman organlara zarar veren kemikleşme kimi zaman da hastanın ağız bölgesinde ortaya çıkabilmekte ve konuşma yeteneğini kısıtlayabilmektedir. Kemikleşmenin nerede ortaya çıkacağı bilinmemekle birlikte ortaya çıkma süreci uzmanlar tarafından saptanabilmektedir.
İlgniizi Çekebilir! Yürüyen Ölü Sendromu Nedir?
Taş Adam Sendromu Hastaları
Taş adam sendromu hastaları için sendromun son aşaması tamamen hareket kabiliyetini kaybetmesidir. Hareket kabiliyetini kaybeden hastalar zamanla konuşma ya da yemek yeme gibi kabiliyetlerini de kaybedebilmektedir. Kişilerin hayatlarını idame ettirebilmeleri için organ ve vücudundaki diğer dokuların kemikleşen bölgeler tarafından zarar görmemiş olması gerekmektedir. Ayrıca hastaların kemikleşen bölgelerde sıklıkla acı ve ağrı hissettiği de bilinmektedir. Zamanla bölgelerin kemikleşmesi hastaların acı çekmediği gibi bir fikre kapılmanıza neden olmasın. Çünkü kemikleşme bölgenin fiziksel olarak değişim yaşamasına neden olmaktadır. Bu da hastanın bazı durumlarda sürekli ağrı hissetmesine neden olabilir. Hareket kabiliyetini kaybeden hastalar beraberinde sindirim rahatsızlıkları ve solunum ile kalp sorunlarını da getirmektedir.
İlginizi Çekebilir! Tükenmişlik Sendromu Nedir?
Taş Adam Sendromu Ortaya Çıkma Sıklığı
Taş adam sendromu ortaya çıkma sıklığı, dünya genelinde çok azdır. Hastalık ilk kez 17. Yüzyılda fark edilmiştir. Bununla birlikte o zamandan bu yana yaklaşık 300 kişide görülen hastalık dünya genelinde görülen kalıtsal bir rahatsızlıktır. Bu sendrom nedeni ile hasta olan insanlar için doğru tanı konulması çok önemlidir. Birçok Taş Adam Sendromu hastası için doğru tanı koyulamaması nedeni ile hastaların daha fazla acı çekmesine neden olunabilmektedir. Sadece dış müdahale ile değil klinik müdahale ile de değerlendirilmesi gereken bu hastalığın da tam anlamı ile bir tedavisi bulunmamaktadır.