Hukuk

Nafaka Alabilir Miyim? (Şartlar ve Oluşma Şartları)

Nafaka Şartları Nelerdir; Nafaka İslam Hukuku’ndan beri hukukumuzda var olan bir tedbirdir. Amaç; ayrılık sonucu maddi anlamda zorluğa düşen kadının yaşamını devam ettirebilmesi için erkek tarafından bakım masraflarının evlilik sonrasında da yüklenmesidir. Aşağıdaki nafaka çeşitlerinden bazıları boşanma devam ederken hakim tarafından kadına verilmesine karar verilirken bazısının da boşanma sonrası karara bağlanması gerekir. İlk olarak şunu belirtmek gerekirse TMK 167. Maddesine göre boşanma davası açma hakkı olan eş dilerse boşanma dilerse de ayrılık isteyebilir.  Aynı kanunun 169. Maddesine göre de boşanma ve ayrılık davası süresince tarafların mağduriyetinin önüne geçmek amacıyla özellikle barınma, geçinme, çocukların bakım ve gözetimi ile eğitim masraflarına ilişkin hakim dilerse resen gerekli tedbirleri almakla görevlendirilmiştir.

Boşanma davalarında hakimin karar verebileceği 3 nafaka çeşidi vardır. Bunlardan ilki boşanma işlemi kesinleşmeden, daha boşanma davası sürerken istenebilecek nafaka çeşidi olan tedbir nafakasıdır.

1-) Tedbir Nafakası; Sadece boşanma davası sırasında değil ayrılık davası sırasında da ya talep üzerine ya da hakim tarafından resen hükmedilebilecek bir nafakadır. Hakim her ne kadar resen tedbir nafakasına hükmedebilecek ise de, tedbir nafakası talebinde bulunan taraf bir miktar belirtmiş ise hakim bu miktar ile bağlı olup kendiliğinden daha fazlasına hükmedemez. 

– Tedbir nafakası sadece boşanma ve ayrılık davası süresi boyunca hükmedilebilecek bir nafaka türüdür. Boşanma ve ayrılığa ilişkin karar verildikten sonra kendiliğinden ya ortadan kalkar ya da hakim kararıyla iştirak veya yoksulluk nafakasına dönüşür.

– Eşinden ayrı yaşayan eş ayrı yaşamasını haklı durumu ispat ettiği müddetçe ayrı yaşadığı zaman zarfınca mahkemeden tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini isteyebilir

–  Tedbir nafakasında yoksulluk nafakasında olduğu gibi daha az kusurlu olan tarafa değil geçim yönünden ekonomik sıkıntıya düşecek olan eş lehine hükmedilir. Çünkü tedbir nafakası da yoksulluk nafakası gibi kusursuz ya da daha az kusurlu eş lehine hükmedilecek bir nafaka olsaydı, boşanma davası ya da ayrılık davası devam ederken hükmedilecek bir nafaka olduğu için hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek şekilde bir tarafı haklı bir tarafı haksız kabul edip ihsası rey de bulunmasına neden olmuş olurdu.  

2-)Yoksulluk Nafakası: Öncelikle belirtilmelidir ki yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davasında verilen ‘’boşanma hükmü’’ kesinleştikten sonra işlemeye başlayacaktır. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

 TMK’nin 175. maddesinde geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus yargısal uygulamada kurallara bağlanmıştır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarihli ve 1998/2-656 E., 688 K.; 16.05.2007 tarihli ve 2007/2-275 E., 275 K.; 20.06.2019 tarihli ve 2017/2-2424, 2019/751 K. Sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir.

Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Başka bir deyişle, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu ya da ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyecektir. Yine, yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür.

3-)İştirak Nafakası: TMK 182. Maddesinde çocukların velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılma zorunda olduğunu belirtmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere iştirak nafakası ödemesine hükmedilen eşin kusurlu olup olmamasının önemi yoktur. Önemli olan husus velayeti kendisinde olmayan eşin ödemesi gereken bir nafaka türü olmasıdır. Ayrıca iştirak nafakasına hükmedilmesi için tarafların talebine gerek yoktur çünkü kanun emredici olacak şekilde velayeti kendisine verilmeyen taraf çocukların bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü tutulmuştur. Bu makalemizde nafakaların verilmesi konusu açıklanmış olup başka makalede de verilen nafakaların hangi durumlarda azaltılıp arttırılacağı veya son bulacağı konuları paylaşılacaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu